Ersoy, yaptığı açıklamalarında ayrıca Türkiye'nin genelinde artan deprem aktivitelerine de dikkat çekti ve bu durumun normal rutin faaliyetlerin dışında olduğunu belirtti. Ayrıca, bölgede gerilimin büyük olduğunu ve rahatlaması için en az bir yıl, belki daha uzun bir süre gerektiğini söyledi. Küçük depremlerden yola çıkarak büyük deprem olacağı şeklinde bir öngörüde bulunmanın doğru olmadığını da ifade eden Ersoy, eninde sonunda İstanbul, İzmir, Bursa ve Kocaeli gibi riskli bölgelerde büyük depremler olacağını belirtti. Ayrıca, Konya'dan Tuz Gölü fayının geçtiğine dikkat çeken Ersoy, depremlerden kurtulmanın mümkün olmadığını ve bu risklerin varlığına karşı önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
Jeoloji Profesörü Şükrü Ersoy ayrıca, Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri (TÜGEM) Derneği'nin düzenlediği 'Türkiye'nin Deprem Gerçeği' konulu panele katıldı. Panele Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak ve Japon İnşaat Mühendisi Yüksek Mimar Yoshinori Moriwaki de konuşmacı olarak katıldı. Şükrü Ersoy, panelde yaptığı açıklamalarda deprem gerçeği ve ülkemizdeki deprem riskleri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
ŞÜKRÜ ERSOY'UN AÇIKLAMALARI
Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Kahramanmaraş'taki deprem sonrasında yaptığı açıklamada, bölgede büyük bir gerilim olduğunu ve rahatlama sürecinin en az 1 yıl sürmesi gerektiğini ifade etti. Bölgede 11 binin üzerinde deprem yaşandığını belirten Ersoy, bu depremlerin normalde 5 ayda olması gereken sayıya, 3 hafta içerisinde ulaştığını söyledi. Türkiye'nin diğer bölgelerinde deprem riskinin olduğunu ve fay hatları nedeniyle bu bölgelerde de depremler oluştuğunu belirten Ersoy, deprem bölgesinde ise özellikle artçı depremler yaşandığını ve büyük bir gerilimin olduğunu vurguladı.
İSTANBUL VE ÇEVRESİNDE DEPREM
Prof. Dr. Şükrü Ersoy, depremler hakkındaki açıklamalarının devamında, Türkiye'nin deprem riski taşıyan bir coğrafyada bulunduğunu ve bu riskin sürekli olarak devam edeceğini ifade etti. Deprem riskinin azaltılması için yapılacakların olduğunu da belirten Ersoy, bunların başında yapı stokunun güçlendirilmesi, doğru yerleşim planlaması ve toplumda deprem bilinci oluşturulması geldiğini söyledi. Ersoy ayrıca, depremlerin önceden tahmin edilemediğini ve ancak zararın en aza indirilebilmesi için önceden tedbir alınması gerektiğini belirtti. Bunun için deprem hazırlık planlarının yapılması, acil durum ekiplerinin oluşturulması ve deprem sonrası müdahale süreçlerinin belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Son olarak, Ersoy, deprem bilincinin toplumda yaygınlaştırılması gerektiğini ve herkesin depreme karşı hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. Toplumun deprem konusunda bilinçlenmesinin önemine dikkat çeken Ersoy, depremlerin olası etkileri ve alınacak önlemler hakkında halkı bilgilendirmenin acil bir ihtiyaç olduğunu belirtti.