Türkiye, yapay zeka yatırımında yükselişini sürdürüyor

Türkiye, tüm dünyada yapay zekaya en çok yatırım yapan ülkelerden biri oldu. Ayrıntılar haberimizde...

Türkiye, yapay zeka alanındaki yatırımlarıyla dünya genelinde dikkat çekiyor. Online PR Servisi B2Press'in raporuna göre, Türkiye yapay zeka alanında gerçekleştirdiği stratejik hamlelerle dünyanın ilk 20 ülkesi arasında yer alıyor. Bu, Türkiye'nin inovasyon, teknoloji ve bilişim konusundaki kararlılığının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Yapay zeka, iş dünyasından günlük yaşamımıza kadar birçok alanda köklü değişimlere sebep olurken, etik açıdan da tartışmaları beraberinde getiriyor. Ancak bu değişim ve dönüşüm, sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de hissediliyor. Özellikle yapay zeka pazarının 2024'te 305,9 milyar dolara ulaşması ve yıllık yüzde 15,8'lik bir ivmeyle 2030'da 738,8 milyar dolara çıkması bekleniyor. Bu rakamlar, yapay zeka sektörünün önümüzdeki yıllarda ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.


Türkiye'nin yapay zeka alanındaki başarısı, sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda iş gücü ve zaman tasarrufu gibi pratik etkileri de beraberinde getiriyor. Ancak bu dönüşümün yanı sıra bazı mesleklerin ortadan kalkması da gündemde. Özellikle müşteri hizmetleri temsilcileri, resepsiyonistler, muhasebeciler gibi mesleklerin yapay zeka ve robot teknolojisiyle yer değiştirmesi bekleniyor.

Ancak bu değişim, beraberinde bazı endişeleri de getiriyor. İnsanların yapay zekadan duydukları korku ve endişe giderek artıyor. Özellikle gizlilik ve güvenlik konularında yaşanan belirsizlikler, yapay zekanın kullanımıyla ilgili düzenlemelerin önemini ortaya koyuyor. Deepfake gibi sahte kurgu uygulamalarının yaygınlaşması ve yapay zeka algoritmalarının günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmesi, bu endişeleri daha da artırıyor.

Ancak yapay zeka alanındaki gelişmelerin doğru yönetilmesiyle birlikte, önümüzdeki dönemde büyük fırsatlar da doğabilir. Özellikle Türkiye gibi yapay zeka alanında atılım yapan ülkeler, bu teknolojinin avantajlarını maksimum düzeyde kullanarak küresel rekabetçiliklerini artırabilirler. Bunun için ise hem bireysel hem de kurumsal düzeyde yapılacak hazırlıklar ve düzenlemeler büyük önem taşıyor.

Sonraki Haber